© Haber20Denizli 2022

Adalet Bakanı Gül: İttifakın merkezinde halk vardır, millet iradesi vardır

Adalet Bakanı Gül, "Bizim ittifakımızın adı Cumhur İttifakı'dır. Cumhur, halk demektir. Bu ittifakın merkezinde halk vardır, millet iradesi vardır, milletin rızası vardır." dedi.

TBMM (AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Bizim ittifakımızın adı Cumhur İttifakı'dır. Cumhur, halk demektir. Bu ittifakın merkezinde halk vardır, millet iradesi vardır, milletin rızası vardır." dedi.

TBMM Genel Kurulunda, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde görüşmeler yapılıyor.

Görüşmelerde hükümet adına söz alan Adalet Bakanı Gül, milletlerin zor dönemlerden geçerken kendilerine umut olacak bir ses aradıklarını belirterek, o sesle umutsuzluğun yok olduğunu, gelecek güzel günlere inancın arttığını dile getirdi.

Bugün İstiklal Marşı'nın TBMM'de kabul edilişinin 97. yıl dönümü olduğunu anımsatan Gül, büyük dava adamı ve vatan şairi Mehmet Akif Ersoy'u rahmet ve minnetle bir kez daha andığını söyledi.

Akif'in 63 yıllık hayatını bir destan olarak nitelendiren Gül, Mehmetçik cephede savaşırken, bu büyük vatan şairinin de fikirleriyle ve konuşmalarıyla bu savaşa destek olduğunu hatırlattı.

Bakan Gül, "İstiklal Marşımızı bize armağan iden ilk TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Burdur Milletvekili Mehmet Akif ve TBMM'nin bütün üyelerini rahmet ve şükranla, şehitlerimizi de rahmetle, minnetle yad ediyorum." diye konuştu.

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi daha da kucaklayıcı bir sistem"

Genel Kurulda görüşülen kanun teklifinin, genel hatlarıyla mahalli idareler seçimi, ittifak ve seçim güvenliğine ilişkin düzenlemeleri içerdiğini aktaran Gül, "Seçim güvenliği, demokrasinin güven içinde olması demektir. Dürüstlük, millet iradesine saygının bir gereğidir. Demokrasilerde söz ve karar milletindir, milli egemenliğin asli sahibine aittir. Millet iradesinin üstünlüğü de işte bu saygıyı gerektirmektedir." ifadesini kullandı.

Millet iradesinin en temel yansıması olan seçimlerin de güven, gizlilik ve dürüstlük içerisinde yapılmasının önemine işaret eden Gül, "İşte bu teklifle Türkiye'de, seçimlerin gizlilik ve dürüstlük ilkesine uygun, daha demokratik ve şeffaf bir şekilde yapılmasına yönelik şartları tahkim ettiriyoruz." dedi.

Seçimlerin güvenli ve tarafsız bir şekilde yürütülmesini sağlayacak ilave tedbirler geldiğini vurgulayan Gül, bu şekilde vatandaşların seçme ve seçilme hakkının tam anlamıyla güvence altına alınmasının amaçlandığını dile getirdi.

Adalet Bakanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Teklifteki bu maddelerin ruhunu, 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimine karşı Cumhurbaşkanımızın, 'Milletin iradesinden başka hiçbir güç tanımadım' diyerek, aziz milletimizle beraber milli iradenin savunmasını yapan, bir destan yazan milletimizin 7 Ağustos'ta Yenikapı ruhuyla bir araya gelmesinin ruhunu taşıyan bir mana vardır. 16 Nisan'da milletimiz işte bu ruha oy vererek, destek vererek, bu referandumda anayasa değişikliğini kabul etmiştir. Bu anayasa değişikliğinin bir sonucu olan, bugün karşımıza bu değişiklik teklifi gelmektedir. Bu değişiklikle artık bu hükümet sisteminin adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde krizler, koalisyonlar asla görülmemektedir. Bu sistemin garantörü bürokrasi aygıtı değil, bizzat milletin kendisi olan bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmiştir."

Koalisyonlarla ittifak arasında fark olduğuna işaret eden Gül, "Koalisyonun, seçimlerden sonra sandıktan bir istikrarın çıkmaması üzerine farklı partilerin bir araya gelerek hükümet etme anlamında bir zorunluluk olduğunu, oysa ittifakın cumhurun ittifakı olarak milletin kendi iradesiyle arzu edenlerin bir araya gelmesine yönelik bir tercih olduğunu elbette kabul etmek lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, siyaseti daha da kuşatıcı ve kucaklayıcı olduğunu belirten Gül, bu sistemin, toplumun ve milletin iradesini merkeze alan bir sistem olarak demokrasi tarihinde çok saygın bir yer alacağını söyledi. Gül, söz konusu düzenlemenin, siyasetin daha demokratikleşmesi ve katılımcı hale gelmesine çok büyük bir katkı sağlayacağını vurguladı.

İttifaklar ve koalisyonların farklı iklimlerin kavramları olduğuna dikkati çeken Gül, şunları kaydetti:

"İttifakta milletin tercihine, kabulüne, rızasına sunulan bir araya geliş vardır. İttifakta siyaset mühendislerine, kaos ve kriz tüccarlarına asla yer yoktur. Seçimden önce ittifak modeliyle bir arada olma iradesini ortaya koyan partilerin, bir araya gelmesi de milletin önüne bir proje, bir gelecek vizyonu çıkarması anlamında çok önemli bir birlikteliktir. İşte ittifakın patronu milletin bizatihi kendisidir. İnşa edicisi yalnızca ve yalnızca millet olacaktır. Sandıktan milletin mutabakatı, iradesi çıkacaktır. Hükümeti de Meclisi de işte bu irade koruyacaktır. Hiç kuşkusuz siyasi ittifaklar halkın temayülünü sandığa, oradan da Meclise yansıtan, demokratik meşruiyeti daha derin bir yasama tablosuna hizmet edecektir."

"Bu ittifakın merkezinde halk vardır"

"Cumhur koalisyonu" şeklindeki değerlendirmelere de değinen Gül, "Bizim ittifakımızın adı Cumhur İttifakı'dır. Cumhur, halk demektir. Bu ittifakın merkezinde halk vardır, millet iradesi vardır, milletin rızası vardır." dedi.

Adalet Bakanı Gül, "(Siz millisiniz de niçin böyle bir sınırlandırma yapıyorsunuz, kategorize ediyorsunuz?) diye soranlara söylüyorum. Milliden anladığımız, milli dediğimiz Türk'üyle, Kürt'üyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle, 80 milyon İstiklal Marşı'na, 80 milyon ay yıldızlı bayrağa, 80 milyon bu vatana, istiklaline ve istikbaline aşık olan herkese yapılan bir çağrıdır. 'Milli' ifadesinden neden rahatsız oluyorsunuz? Milli mücadele gibi milli duruş, milli mutabakat, milletin bizatihi kendisidir. Bir ırk, bir etnik, bir bölgesel ayrım ya da birtakım ayrıştırıcı dil değil, bütün millete yapılan bir çağrıdır." ifadesini kullandı.

Milletin tercihinden hiçbir zaman korkmadıklarını ve kaçmadıklarını vurgulayan Gül, "İşte bu sistem de bürokratik vesayetlerin, sandıkta vesayete açık, millete kapalı olan sistemin, tarihin çöp tenekesine gitmesi, milletin bihakkın hakim olduğu, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu bir ittifakın imkanını sağlayan bir düzenlemedir." şeklinde konuştu.

Gül, kanun teklifinin, AK Parti ve MHP'nin geleceği için değil, Türk demokrasisinin geleceğinin daha zengin, demokratik katılımın artırılması ve sandığın gücünün daha da çok artırılması için hazırlandığına işaret etti.

Türkiye'de bugüne kadar bütün seçimlerde ittifaklar yapıldığını anımsatan Gül, "Biz 'Koalisyonlar dönemi kapanacak' dedik, ama 'Milletin merkez, patron olduğu ittifaklar her zaman olacak' dedik. Bugün de onu yapıyoruz. Başka bir şey söylemiyoruz. Milletin paydasında, milletin geleceğine, milletin hakem olduğu, patron olduğu her zaman ittifaklar yapılacak. İşte, buna imkan tanıyan bir düzenlemeyi bugün Genel Kurulun huzuruna getiriyoruz." açıklamasında bulundu.

Bakan Gül, teklifin, herkesin kendi tüzel kişiliğiyle genel başkanının ismini, amblemini, logosunu gördüğü, alıştığı kendi partisine oy vermeye imkan getirdiğini de ifade etti.

Sandığa gitme, demokrasiye sahip çıkma, seçimlere katılma oranının bu teklifle daha da artacağına işaret eden Gül, "Çünkü partiler ittifak yaparak kendi varlıklarını, mevcudiyetini bu ittifak modeliyle sağlayabileceklerdir." görüşünü dile getirdi.

Bakan Gül, şöyle devam etti:

"Biz demiyoruz ki sadece AK Parti, MHP oturur iki parti ittifak yapar. Bu ilkelerle kim ittifak protokolü yapıyorsa 12/A maddesinde nasıl olacağı belli. Genel başkanlar oturur, bir araya gelir; biz 'milli mutabakat', 'Yenikapı ruhu', 'bütün Türkiye', 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyoruz ve 'Bu milleti, sokakta bulmadığımız bu vatanı sonuna kadar savunacağız' diyoruz. İlkelerimizi ortaya koyarak protokolümüzü milletin önüne getireceğiz. Birileri de başka bir şey söyler, protokolünü milletin önüne getirir, ittifak yapar. Millet hangisine isterse oy verir. Gelin, sizler de bu imkandan yararlanın. Biz 'Sadece iki parti bu ittifakı yapar, başkalarına kapalıdır' demiyoruz ki. Bütün partilere bu ittifak imkanını elbette gündeme getiriyoruz ve buna imkan sağlayan bir düzenlemeyi yapıyoruz."

Teklifte yer verilen düzenlemeler

Düzenleme ile hasta, yatağa bağımlı seçmenlerin oy kullanmasına da imkan tanındığını anlatan Gül, yerel yönetim ve mahalli idareler seçimlerinde seçilme yaşının 18 yaşa düşürülmesinin de önemine işaret etti.

Valilerin, seçim güvenliğini haleldar eden bir olay olması halinde bu konuyu belgeleyeceklerini, talepte bulunacaklarını aktaran Gül, sandıkların birleştirilmesine ise Yüksek Seçim Kurulunun karar vereceğini söyledi.

Gül, teklifle getirilen bir başka düzenlemenin de sandık kurulu başkanlarının, kamu görevlilerinin arasından kura ile belirlenmesi olduğunu anlattı.

"İttifak, bizim icat ettiğimiz bir şey değil

Adalet Bakanı Gül, anayasada seçimlerin nasıl yapılacağının hüküm altına alındığını hatırlatarak, bu ilkeler çerçevesinde aynı binada oturan seçmenlerin hane bütünlüğü korunarak aynı seçim bölgesinde, mahalle ve köyde kalmaları şartıyla farklı sandıklarda oy kullanmalarına kanun teklifi ile imkan tanındığını söyledi.


Gül, özellikle belli meslek mensuplarının ikamet ettiği lojmanda, aynı aileye mensup kişilerin oturduğu sitelerde oy vermenin gizliliğinin sağlanması açısından da bu düzenlemeye ihtiyaç olduğunu belirtti.

Bakan Gül, sözlerine şöyle devam etti:

"Yine, 298 sayılı kanunda muhtarlık bölgesi askı listeleri askıya çıkmakta, seçime katılan tüm partilere de elektronik ortamda bu bilgiler verilmektedir. Askıya çıkan o listeler muhtarlıktaki bütün seçmenlerin de kontrolüne sunulmaktadır. İtirazlar üzerine de yine liste güncellenmektedir. Askı sürecinde her türlü itiraz ilgililer tarafından yapılabilmektedir. Dolayısıyla bu sandıkların da yine Yüksek Seçim Kurulu tarafından bu şekilde bir değerlendirme imkanı vardır. Burada seçim güvenliğini sağlamaya yönelik bir düzenleme söz konusudur. Asla bir partiye ya da farklı bir yere farklı bir netice doğmasına yönelik bir düzenleme değil, bu seçimlerin güvenliği hususunda görülen bir ihtiyaçtan dolayı yapılan bir düzenlemedir."

Bakan Gül, siyasal ve demokratik katılımı çok artıracak ve birçok partinin ve siyasal kesimin de Mecliste temsiline imkan tanıyacak bir düzenlemenin Genel Kurulda görüşüldüğünü dile getirdi.

Gül, "Yüzde 1-2 gibi küçük sayılabilecek ve Mecliste temsil edilemeyecek birtakım görüşlerin, Türkiye'deki farklı temsil ve kesimlerin de Mecliste bu anlamda temsiliyetini sağlayacak bir düzenlemedir. Elbette bir zorunluluk, bir icbar söz konusu değildir. Partiler talep ederse siyasi olarak karar verirlerse bu anlamda bir değerlendirme söz konusudur. Elbette Genel Kurulun oylamasıyla takdiriyle bu gündeme gelecek ve yasalaşacaktır." dedi.

"Valilerin gözetiminde ve denetiminde bir seçim gerçekleşmeyecek"

"Düzenlemenin seçim adaletini ortadan kaldıracağı" şeklindeki görüşe katılmadığını belirten Gül, düzenlemenin, seçmenlerin sandığa gitmesi anlamında pozitif bir katkısı olacağını söyledi.

Kanun teklifinin, siyasi partiler arasında ittifakın yapılabilmesine imkan getiren bir düzenleme olduğunu aktaran Gül, "Elbette yine siyasi partiler karar verecek ve seçmen de nihai kararı verecektir." diye konuştu.

"Valilerin, seçimlere müdahil olması hususundaki" eleştiriye de yanıt veren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Valilerin gözetiminde ve denetiminde bir seçim gerçekleşmeyecektir. Anayasanın 79. maddesinde de düzenlendiği gibi yine seçim işlemleri ve seçim hukuku yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında gerçekleşecektir. Burada asla valilerin seçim hukukuna ilişkin, seçim işlemlerine ilişkin bir denetimi, gözetimi, bir kararı söz konusu değildir. Seçim güvenliğine ilişkin olaki bir mahalde, bir sandık bölgesinde yaşanan bir güvenlik meselesinden dolayı seçime katılamama, sandık güvenliğinin sağlanamaması hususunda bir değerlendirme olduğunda bu hususla ilgili talebi Yüksek Seçim Kuruluna ifade edecektir, Yüksek Seçim Kurulu son tahlilde karar verecektir. Yüksek Seçim Kurulu da yine her partinin de orada temsilcisinin bulunduğu yargısal bir organdır, anayasal bir organdır. Dolayısıyla valilerin bu konuda nihai karar verecek bir merci olmadığı, bu mercinin Yüksek Seçim Kurulu olduğu ve dolayısıyla da anayasaya uygun bir düzenleme olduğu elbette ifade edilmektedir."

İttifakların Türk siyasi parti geleneğinde görülen bir uygulama olduğunu anımsatan Gül, şimdiye kadar birçok seçimde bunun örneklerinin görüldüğünü ancak Siyasi Partiler Kanunu'nda, 298 sayılı Kanun'da ve Milletvekili Seçimi Kanunu'nda bulunan engellerden dolayı bu ittifakların yasal olmadığını ifade ederek, "Şimdi yasak ortadan kalkmakta, yasal bir hale getirilmektedir. Elbette bunun kararını da siyasi partiler verecektir. Dolayısıyla ittifak yeni bulduğumuz, bizim icat ettiğimiz bir şey değil; siyasal organizmanın canlı bir şekilde duymuş olduğu ihtiyaçtır, biz bu ihtiyacı kodifike ediyoruz, bir düzenleme imkanı getiriyoruz; yapılan düzenleme sadece budur." açıklamasında bulundu.

Düzenleme ile seçim kurulunun yetkisinin alınmasının söz konusu olmadığını vurgulayan Gül, "Bütün bu işlemler, sandıklara yönelik işlemler, seçmen kayıtları, sandık kurulu başkanlarının ve üyelerinin belirlenmesi, hepsi ilçe seçim kurulu huzurunda Yüksek Seçim Kurulu marifetiyle kararıyla gerçekleştirilmektedir." dedi.

Adalet Bakanı Gül, mühür düzenlemesinin ise sandık kurulu üyelerinin bir ihmali nedeniyle vatandaşların seçme hakkının ortadan kalkmasına yönelik bir ihmalin, bir suiistimalin, bir kötü niyetin ya da iyi niyetli de olsa bir ihmalin faturasının vatandaşa çıkmaması adı altında yapılan bir düzenleme olduğunu belirtti.

Bakan Gül, şöyle devam etti:

"Vatandaş oyunu kullanıyor ama sandık kurulundaki 5 kişinin, 6 kişinin, 7 kişinin o sandıkta pusulayı mühürlememesinin, sandık kurulu mührünü ifa etmemesinin, görevini yerine getirmemesinin faturasının asla seçmene çıkarılmaması gerekiyordu. O hususta bir düzenleme yapılmıştır. Kaldıki 'Oy pusulaları mühürsüzdür.' şeklindeki bir iddiayı kabul edemeyiz.

Yüksek Seçim Kurulunun, ilçe seçim kurulunun mührü olan ve bakıldığında filigran olan oy pusulasıyla ilgili sandık kurulundaki 7 kişinin ihmalinden dolayı mühür yapılmaması, mühürlenmemesinden kaynaklı bir seçim hakkının haleldar olmasının ortadan kaldırılmasına yönelik bir düzenlemedir. Elbette kim, hangi partiye oy verecek seçim günü sandıkta belli olacaktır. Dolayısıyla bütün partiler için eşit bir şekilde düzenleme yapılmıştır, anayasaya ve hukukun evrensel ilkelerine ve seçme hakkına uygundur."

Bakan Gül, teklifte, sandık başkanlarının kamu görevlileri arasından kurayla seçilmesi hususuna yer verildiğini ve dolayısıyla objektif bir düzenleme getirildiğini de sözlerine ekledi.

Muhabir: Hüseyin Gazi Kaykı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER